Her ne kadar Arapça bir kelime olsa da cezve tüm dünyada Türk kahvesi ile birlikte anılan bir mutfak gerecidir. Tarih boyunca uzun süre boyunca sürekli bakırdan yapıldığı için genellikle bakır cezve olarak adlandırılan bu gereç günümüz teknolojisine ayak uydurmuş ve cam, alüminyum gibi çeşitli ham maddelerden de üretilmişlerdir. Uzun bir sapı ile birlikte kullanılan bakır cezveler günümüzde elektronik veya dijital formları ile her ne kadar karşımıza çıkıyor olsa da esasen bakır cezvenin o hazzını hiçbir malzeme Türk kahvesine verememektedir.
Bakır cezvenin tarihçesine baktığımızda aslında Türk kahvesi ile neredeyse aynı zamana denk geldiğiniz söylememiz mümkün. Nitekim Milattan sonra 10. yüzyılda Arap bir doktor olan Rhazes’e dayandığı söylenen Türk kahvesi, 1500’lü yıllarda seyyahların Arap Yarımadasına yaptığı seyahatler neticesinde Türklere geldiği bilinmektedir. Bu dönemden sonra iyice Türk kültürü ile özdeşleşmiş olan Türk kahvesi çeşitli şekillerde pişirilmeye başlanmıştır.
Arap Yarımadasından sonra Türk Kültürüne geçen ve adı bile Türk olarak anılan Türk kahvesi 1500’lü yıllarda oldukça benimsenmiş ve bu yıllardan itibaren Türklere has bir pişirme yöntemi ile hazırlanmaya başlanmıştır.
Bakır Cezve ile bu yıllardan itibaren hazırlanmaya başlanan Türk kahvesi çok daha iyi bir tada ve aromaya kavuşmuştur.
Tam olarak yeri bilinmemekle birlikte Osmanlı Devleti zamanında gelişen kalaycılık zanaatı neticesinde cezvenin Anadolu topraklarından yapıldığı kabul edilmektedir. Ayrıca cezvenin nerede yapıldığı sorusuna 16. Yüzyılda İstanbul’da gelişen kahvehanecilik kültürü neticesinde de ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.
Cezve tarihçesi 1500’lü yıllarda Suriyeli iki girişimcinin Arap yarımadasına yaptıkları seyahatler neticesinde Türk kahvesini Anadolu’ya daha doğrusu İstanbul’a getirmesine kadar dayanır.
Bakır cezve olarak üretilen cezveler sadece bakırdan değil içeriğinde ese miktarda;
gibi çeşitli malzemeler de kullanılır.
Bakır cezve her tarafa ısıyı eşit oranda dağıtmayı sağladığı için Türk kahvesi çekirdeklerinin yanmadan eşit bir şekilde pişmesini sağlar.
Osmanlı Devleti döneminde Anadolu’da yaygınlaşan çeşitli meslek dalları neticesinde birçok ev eşyası üretilmiştir. Bu üretimin başlıca aktörü olarak İpek yolu gibi önemli ticaret yolları vardır. En nihayetinde farklı şekillerde zamanla yapılan Türk kahvesi Osmanlı döneminde (belirli bir tarihi bilinmiyor) bakır cezveler ile pişirilmeye başlanmıştır.
Bakır cezvenin ortaya çıkışı bu şekilde kabul edilir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte bakır cezveler endüstriyel yöntemlerle üretilmekle beraber kalay, kaynak gibi çalışmaların yapıldığı atölyelerde yapılır.
Çelik cezve günümüz modern teknoloji ile ortaya çıkmış bir üründür fakat bakır cezve geleneksel bir gereç olup çok daha etkili bir şekilde kahvenin pişmesini sağlar. Bunu yaparken de kullandığınız bakır cezveler aromasını ve tadını kaybetmez. Çelik cezvelerde amaç hızlı pişirmek olduğu için tam tat alınmaz.
Sirke çok iyi bir temizlik ürünü olduğu gibi bakır cezvede de kullanabileceğiniz en doğal temizleyicidir. Bakır cezvenizin ilk günkü gibi parlak olması için sirke kullanarak temizlik yapabilirsiniz.
Birçok farklı sebepleri olmakla birlikte bakır cezveyi daha güzel bir kahve tadı almak için tercih edebilirsiniz. Bunula birlikte evinizde kullanmasanız dahi renk ve tasarımı sayesinde bir aksesuar amacıyla bile kullanabilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için kahve dükkanımızı ziyaret edebilirsiniz. Uzakta iseniz https://isaoglukahve.com/turk-kahvesi bağlantısından Türk Kahvesi siparişi verebilirsiniz.